Cihat Yaycı Markadır

Akdeniz’in “bir zamanlar Türk Gölü olduğunu” söyler dururuz. Uzun yıllar bu söylem içi boş bir kavram olarak kulaklarımızda çınladı.


TCG Salih Reis Fırkateyni

Mavi Vatan

2019 yılı Mart ayında Milli Savunma Üniversitesi Deniz Harp Enstitüsünün “Mavi Vatan” isimli Dergiyi çıkarması ile Denizcilerimizin gündeminde Mavi Vatan kavramının olduğunu fark ettik.[i]

Bunun sahaya yansıması, Türkiye'nin Doğu Akdeniz sahasında araştırma gemileri, savaş gemileri ve insansız hava araçlarıyla haklarını Yunanistan, GKRY, Mısır ve İsrail’in kurduğu ittifaka karşı ödün vermeden koruma yolunda kararlı adımlar atması şeklinde olmuştur.

Mavi Vatan kavramının içinin doldurulmasını, Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi’nin (ASAM) "Türkiye Jeopolitik Stratejisi Sayısı" alt başlığıyla Kasım 2019 tarihinde yayımladığı, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın “Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur” başlıklı kitabında bulmak mümkün. Tümamiral Yaycı, eserinin başlığından da anlaşılabileceği şekilde, Türkiye’nin karşısına bugün Doğu Akdeniz’de dikilmek istenen engellerin tek bir hamleyle, yalnızca Libya ile Münhasır Ekonomik Bölgelerin (MEB) belirlenmesine yönelik imzalanacak anlaşma neticesinde çözülebileceğine işaret ediyordu.[ii]

Nitekim Cumhurbaşkanımızın riyasetinde 27 Kasım 2019 tarihinde Libya ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Muhtırasını imzalamak[iii] akabinde de 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuk Sözleşmesi[iv] gereğince Münhasır Ekonomik Bölgelerini ilan ve tescil etmekle Türkiye sadece Doğu Akdeniz’deki menfaatleri korunmakla kalmamış… Tekrar Akdeniz’de eski ihtişamlı günlerine de geri dönmüştür.

Tümamiral Cihat Yaycı’nın bu çok boyutlu mücadele için Libya’yı anahtar olarak işaret eden ve Türkiye’nin yürürlüğe koyabileceği yeni taktikleri içeren eseri, bu konuya kafa yoran her kesimden insan için önemli ipuçları içeriyordu.

Yaycı eserinin sonuç kısmında öncelikle Türkiye’nin haritalara bakış açısının değişmesi gerektiğine işaret ediyor. Yani Akdeniz haritasına iki boyutlu değil üç boyutlu bakarak, Türkiye’nin Marmaris-Fethiye-Kaş kıyı hattının Libya’nın Derne-Tobruk-Bardiya kıyı hattıyla denizden komşu olduğu gerçeğinin hem Türk kamuoyu tarafından benimsenmesi hem de uluslararası topluma anlatılması gerektiği gerçeği, bu mücadeledeki ilk aşama olarak karşımıza çıkıyor.

Haritaya bakış şeklimizi değiştirdikten sonra atılacak adım olarak ise Tümamiral Yaycı Uluslararası Adalet Divanı’nın Libya-Tunus ve Libya-Malta kıta sahanlıklarının belirlenmesine dair davalarda verdiği kararların Türkiye açısından önemine işaret ediyor. Bu davalarda deniz yetki alanlarının belirlenmesinde kullanılan kriterler, Yunanistan ve GKRY’nin Doğu Akdeniz’de oldubittiyle yürütmeye çalıştıkları politikanın geçersiz kılınması için yeterli unsurları içeriyor. Tümamiral Yaycı tarafından son olarak Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin imzalanacak anlaşmayla, Yunanistan’ın GKRY ve Mısır ile bir MEB anlaşması yapmasının imkânsız hale geleceği gerçeğine işaret ediliyor.

Türkiye’nin, Yaycı’nın işaret ettiği yoldan ilerlemeye başlaması ile küresel güçler bir anda Suriye ile uğraşmayı bırakıp var güçleri ile Libya’ya yoğunlaşıverdiler. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti karşısında BAE-Mısır-Fransa-Libya-ABD-Rusya’dan oluşan ve bir araya gelmeleri mümkün görünmeyen şarlatanları buluverdi. Ulusal Mutabakat Hükümeti karşısında oluşan bu çeteye karşı yanında ise Türkiye’yi buldu.[v]

Ege Sorunu

Ege Denizi ve Adalar’da Türkiye’nin denizlerdeki haklarının gasp edildiği bir diğer konudur.[vi]

Yunanistan’ın 1936’dan bu yana Ege’yi ilmek ilmek işlediğini Türkiye’nin ise çeşitli nedenlerle pasifte kaldığını bilenler biliyor. Yunanistan’ın Ege’deki hakimiyetini artırma konusunda “Salam Stratejisi”ni takip ettiği, etki-tepki durumuna göre müteakip adımlar attığını görmekteyiz. Buda ona Ege’de ENOSİS’i başarıyla yürütme imkanı sağlıyor.[vii]

Ege’deki sorunlarımızı şöyle sıralayabiliriz; Karasuları, Münhasır Ekonomik Bölge, FIR (Uçuş Malumat Verme Bölgesi) Hattı, Adaların Silahlandırılması, Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmiş Adalar, Kıta Sahanlığı, Arama Kurtarma Sorumluluk Sahaları…

“Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla” isimli Türk Tarih Kurumu yayınlarından çıkan kitabı da Yaycı’yı Yunanistan ve fetönün sığınmacı teröristlerinin hedefine oturttu.

Soru-cevap formatında hazırlanan eserde, Ege’deki egemenlik meselesi, “Ege Denizi’nin Türkiye açısından önemi nedir?” sorusundan başlayarak kapsamlı olarak ele alındı. Adaların silahlandırılması, kıta sahanlığı, arama kurtarma sorumluluk sahası gibi Türkiye’nin gündeminde uzun yıllar kendine yer bulan sorunların herkesin anlayabileceği bir dilde anlatıldığı çalışmada, Yunanistan’ın hukuksuz taleplerinin uluslararası hukuk karşısında nasıl çürütülebileceğine ilişkin argümanlara da yer verildi.[viii]

FETÖMETRE

2016 yılında Tümamiralliğe terfi eden Yaycı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanlığı görevini yürüttükten sonra 20 Ağustos 2017’de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığına atanmıştı. Personel daire başkanlığı dönemindeki deneyimi ile geliştirdiği ve FETÖMETRE ismi verilen kriterler ile Deniz Kuvvetlerine mensup muvazzaf ve emeklilerin yanı sıra birinci derece yakınlarını da mercek altına almıştı.[ix]

FETÖMETRE uygulaması ile 4500 civarında asker ve 600 civarında sivil mahrem imamın tespit edildiği bilinmektedir.

Cihat Yaycı Vizyon Sahibi bir Markadır

Kısaca ele aldığım konulara baktığımızda Cihat Yaycı’nın FETÖMETRE, Ege Sorununa çözüm vizyonu, Mavi Vatan Doktirini, Doğu Akdeniz probleminin çözümü gibi bir çırpıda sayacağımız konularla vizyon sahibi bir marka haline geldiğini görmekteyiz.

Böyle bir marka cezalandırılmadan bırakılmamalı mantığından yola çıkan küresel güçlerin yerli işbirlikçisi FETÖ, Yaycı paşaya önce çamur atmış ardından da çevirdiği kumpas ile Devletin zirvesine Yaycı paşayı kızağa aldırmayı başarmıştır.

Makamlar gelir geçer… Ümmetin içine düşürüldüğü kapandan çıkış yolunu açan vizyon her daim takdir edilir. Doğu Akdeniz kapanından Yaycı paşanın vizyonu ve Cumhurbaşkanımızın riyasetinde çıkan Türkiye’nin önünü kesmeye muktedir olamayanlar Cihat Yaycı’yı harcadıklarını zannededursun. Cihat Yaycı FETÖ’nün yutamayacağı kadar büyük bir lokma, son devirde ortaya çıkardığımız önemli bir Marka değeri olan vizyon sahibi bir değerimizdir.

Bu vizyonun bu markanın hizmet etmek için makam ve mevkie ihtiyacı yoktur. Kalbi kırılsa da gönlü burulsa da insanlığa hizmet Yaycı paşayı bekleyen bir görevdir.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Isgal ve Soykırım – Israil Filistin Savası

ASRİKA