Savunma Reformu Raporu
Savunma Reformu Raporu
Büyük milletlerin sorumlulukları da büyük olur. Büyük sorumlulukları taşımak hiç şüphesiz büyük güç ister. Askeri güç olmaksızın da büyük güç olunmaz.
Abdullah GÜL
Cumhurbaşkanı
22 Ağustos 2014 Cuma günü T.C.
Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İnternet Sitesinde Savunma Reformu Çalışma Grubu'nun
raporunu tamamladığı haberleştirildi.[1]
Türkiye'nin 2023 hedefleri ile bölgesel ve küresel güç olma
yolunda ki gayretleri açısından Savunma Reformu ciddi önem taşımaktadır. Bu
kapsamda MSB ve TSK'nde yapısal reform yapılmasının yanı sıra silah ve komuta
kontrol sistemlerinde de teknolojik reform yapılması önem arz etmektedir.
Savunma sistemlerinin NATO savunma sistemlerine entegre olması NATO bağımlılığı
anlamına gelmemelidir. Tam bağımsızlık ilkesi gereği olarak özgün savunma
sistemleri üretilip komuta kontrol sistemleri gerektiğinde farklı paktlara da entegre
edilebilir tasarlanmalıdır. Dolayısıyla hali hazırdaki TSK'nde yapılmakta olan
modernizasyon çalışmaları ile TSK'nın savunma sistemlerinin reform ihtiyacı
birbiri ile karıştırılmamalıdır. Aksi takdirde Ortadoğu'da sınırlarımızda olup
biten olaylara daha uzun süreler seyirci kalmaya ve sadece insani yardım
göndermeye ama kan akıtılmasını engelleyecek kalıcı çözümler üretmek konusunda
eli kolu durmaya devam ederiz.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Savunma Reformu ile ilgili
görüşlerini 5 Nisan 2012'de Harp Akademileri Komutanlığında yaptığı konuşmada
dile getirmiş konuşmasında mevcut jeostratejik düzenin güvenlik ihtiyaçlarımızı
ve bunlara cevaplarımızı yeniden şekillendirmemiz gerektirdiğini vurgulamış; üç
kuvvetin müşterek harekât icra yeteneğinin arttırılması, komuta yapısında
entegrasyona önem verilmesi, her seviyede mükerrer kademelerin ortadan
kaldırılması, muharip personel sayısının artırılması gibi kapsamlı bir reform
için atılması gereken adımları sıralamıştı...[2]
Cumhurbaşkanı Gül, küreselleşmenin etkisiyle dünyadaki her konunun, her gelişmenin birbiriyle irtibatlı hale geldiğini ifade ederek, siyasi, güvenlik ve ekonomik içerikli gelişmelerin etkilerinin çıkış noktalarının ötesinde, dünyanın farklı bölgelerinde doğrudan veya dolaylı hissedildiğini söyleyen Gül, bu çerçevede bugün “dünyanın uzak köşesi” tanımının düşünceler ve lügatlerden silinmeye başladığına dikkati çekerek, “Asimetrik tehditlerden organize suçlar ve sınır tanımayan etnik gerginliklere, sermaye hareketlerinden enerji kaynakları üzerindeki rekabete ve küresel gelir dağılımındaki artan adaletsizliğe, iklim değişikliğinden yoksulluk, gıda güvenliği ve salgın hastalıklara kadar geniş bir yelpazede pek çok farklı meselenin, küresel planda dikkate alınması zaruri hale gelmiştir” diye konuştu.Tüm bu gelişmelerin, güvenlik, diplomasi ve güç kavramlarının yeniden düşünülmesi ve formüle edilmesini de gerekli kıldığını belirten Gül, böylesine hızlı ve geçişken bir dünyada güvenliği geleneksel güç unsurlarıyla sağlamak artık mümkün değildir” diyen Gül, Prusyalı General Clausewitz'in “savaş siyasetin başka araçlarla sürdürülmesidir” sözünün, bugün belki de yeniden yorumlanması gerektiğine işaret etti.
Bu anlayışla Cumhurbaşkanı Gül, Nisan 2013’te, savunma
reformuna yönelik olarak kapsamlı bir rapor hazırlamak üzere bir “Çalışma
Grubu” kurulması talimatını vermiştir.
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren bu
Çalışma Grubu’nun başkanlığı Prof. Dr. Ali Karaosmanoğlu tarafından üstlenildi.
Diğer üyeler ise MGK eski Genel Sekreteri Büyükelçi Tahsin Burcuoğlu, Savunma
Sanayii Müsteşar Yardımcısı Dr. Faruk Özlü, Kara Harp Okulu Dekanı Tuğg. Murat
Yetgin, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanı Hv.Plt.Tuğg. Recep
Ünal ile (E) Tuğa. Doğan Bozkurt oldu.
Çalışma Grubu'nun hazırladığı Savunma Reformu Raporu'nda[3]
ana başlıklar şöyledir;
1.
Soğuk Savaş Sonrası Siyasi Askeri
Dönüşüm
2.
TSK’nın Görevleri ve Gerekli
Yetenekler
3.
Savunma Yönetimi
4.
Savunma Sistem Tedarik ve
Lojistiği
5.
Zorunlu ve Profesyonel Askerlik
6.
Askeri Okullarda Eğitim ve Öğretim
7.
Savunma Harcamalarına Kaynak
Tahsisi
8.
Savunma Harcamalarının Denetimi
Uygulama Planı ise şöyle oluşturulmuştur;
Raporda, savunma reformu kapsamında; “ne” yapılması gerektiğine ilişkin öneriler ortaya konmaya çalışılmıştır. Reformun “nasıl” gerçekleştirileceğine ilişkin siyasi kararların alınabilmesi ve yasal düzenlemelerin yapılabilmesi maksadıyla “yüksek düzeyli bir yürütme kurulu” ve aşağıdaki “çalışma gruplarının” oluşturulması önerilmektedir:1.Askeri Yetenekler ve Kuvvet Yapısı Çalışma Grubu,2.Savunma Yönetimi Çalışma Grubu,3.Savunma Sistem Tedarik ve Lojistik Çalışma Grubu,4.Askere Alma Sistemi Çalışma Grubu,5.Askeri Okullarda Eğitim-Öğretim Çalışma Grubu,6.Kaynak Tahsisi ve Denetimi Çalışma Grubu.
Rapor incelendiğinde reformun daha çok yapısal alanı
kapsadığı teknolojik reform çalışmalarının Savunma Sanayi Müsteşarlığı
bünyesinde yürütülen çalışmalar ile olgunlaştırılmaya çalışıldığı izlenimi
doğmaktadır. Örnek olarak 2008 yılında SSM tarafından "Türk Kara Savunma
Sektörünün Ulaştığı Nokta ve Hedefler Endüstri Günü ve Askeri Kara Araçları Güç
Sistemleri Çalıştayı" gerçekleştirilmiştir.[4]
Rapor'un Önsöz'ünde Sayın Cumhurbaşkanı Gül "bu
denli kapsamlı bir reformun başarısı, sürecin siyasi otorite, silahlı kuvvetler
ve toplum tarafından sahiplenilmesine bağlıdır." demektedir.
Yine raporda "Başarılı bir reforma giden şartların
olgunlaşması için sivil kapasite eksikliği gibi sorunların giderilmesi zaman
alacaktır." denmekte fakat MSB ve TSK'nın sivil kapasitenin katkısına
ne kadar açık olduğu değerlendirilmemektedir.
Ülkemizdeki en büyük eksikliklerden biri; Savunma Sanayisini
yalnızca silah sistemleri, mühimmat, destek sistemleri ve lojistik hizmetler,
Ar-Ge ve mühendislik hizmetlerinden ibaret görülmesidir. Halbuki savunma
sanayinin hizmet sektörü içinde Eğitim ve Danışmanlık hizmetleri mutlaka yer
almalıdır. Bu konuda Türkiye'de ilk ve tek savunma danışmanlık şirketi olan
SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık A.Ş. 2012 yılı başında kurulmuş ve iki
yıllık zaman zarfında dost ve müttefik ülkelerin silahlı kuvvetleri ve emniyet
teşkilatlarının eğitim ve danışmanlık ihtiyaçları için onlarca proje
üretmiştir.
Şirket kurulduğu tarihten itibaren MSB'ye Tesis Özel
Güvenlik Belgesi başvurusunda bulunmuş, başvuru aylar süren değerlendirme
sonrası hizmet sektörünün MSB mevzuatı kapsamında olmadığı gerekçesi ile iade
edilmiştir. Kasım 2012'de Eğitim ve Danışmanlık hizmetlerinin mevzuat kapsamına
alınması için 5201 ve 5202 sayılı kanunlarda değişiklik yapılması ile ilgili
çalışma SADAT A.Ş. tarafından gerekli kanun değişiklik taslağı da hazırlanarak
MSB mevzuatına eklenmesi için MSB, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığa
gönderilmiş fakat alınan cevap Eğitim ve Danışmanlık faaliyetlerinin ilgili
mevzuatların kapsamına girmediği yönünde olmuştur. Zaten mevzuat kapsamına
alınması için gönderilen başvuruya alınan cevap şaşırtıcıdır.
MSB ve TSK'yı kapsayacak yapısal reform savunma sektöründeki
tüm faaliyet alanlarının tamamını içermedikçe eksiksiz olduğu iddia edilemez.
Savunma sanayi konusunda faaliyet gösteren irili ufaklı pek çok ürün üreten
firma yanında hizmet üreten firmalar mevzuat içine alınmadıkça oluşacak yasal
boşluk uluslararası alanda ciddi sıkıntılar doğurma potansiyali taşıyacaktır.
Savunma alanına yön veren politikalar reaktif değil proaktif özellikte
olmalıdır. Avrupa ve ABD merkezli 70'den fazla savunma danışmanlık şirketi
Ortadoğu, Afrika ve Asya'da faaliyet yürütmekte ve AB'de halen savunma hizmet
sektörünü düzenleyen mevzuat bulunmamaktadır. Türkiye ilgili mevzuatı
oluşturmak için AB'yi beklememeli, Savunma ve İç Güvenlik Eğitim ve Danışmanlık
Hizmeti veren firmaların faaliyetlerinin denetlenmesi, izin taleplerinin
değerlendirilmesi gibi konular için gerekli mevzuatı acilen oluşturmalıdır.
Örnek olarak
raporda;
Türkiye’de askeri eğitim almak isteyen misafir askeri personel sayısı her yıl artmaktadır. 2011-2012 yılı ile mukayese edildiğinde, 2015-2016 yılı planlamalarına göre TSK kurumlarında misafir askeri personele tahsis edilen kontenjanlar neredeyse üç kat artış göstermektedir.
denmekte ama kontenjanın üç kat artmasına rağmen talebin çok
altında kaldığı göz ardı edilmektedir. Yasal mevzuat oluşturularak TSK
dışındaki Eğitim kurumlarının savunma ve iç güvenlik eğitimleri vermelerinin
önünün açılması gerekliliği göz ardı edilmemelidir. SADAT A.Ş.'nin eğitim
vermek üzere yaptığı izin ve eğitimlerin denetlenmesi talebi başvuruları
mevzuat gereği Türkiye'de askeri eğitimin yalnızca TSK tarafından
verilebileceği gerekçesiyle kabul görmemiş ve ilgili makamlar SADAT A.Ş.'ye
eğitimleri talep eden ülkelerde vermesini tavsiye etmiştir.
Savunma Reformunun gerekliliği ve önemi her kesim tarafından
kabul edilmekle birlikte kapsamının sınırlı olması ve sürekli gelişen ve
konsept değiştiren uluslararası konjonktürde ihtiyaçları karşılamada yetersiz
kalması endişesi yerini korumaya devam etmektedir.
Melih TANRIVERDİ
ASSAM GENEL SEKTERİ
[1]
Savunma Reformu Çalışma Grubu Raporunu Tamamladı, http://www.tccb.gov.tr/haberler/170/90779/savunma-reformu-calisma-grubu-raporunu-tamamladi.html
(Erişim Tarihi 22.08.2014)
[2]
Cumhurbaşkanı Gül Harp Akademileri'nde konferans verdi, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20281964.asp
(22.08.2014)
[3] Savunma
Reformu Raporu, http://www.tccb.gov.tr/dosyalar/2014-08-22-SavunmaReformu.pdf
(22.08.2014)
[4]
Türk Kara Savunma Sektörünün Ulaştığı Nokta ve Hedefler Endüstri Günü Ve Askeri
Kara Araçları Güç Sistemleri Çalıştayı (16-17 Haziran 2008), http://www.ssm.gov.tr/anasayfa/hizli/duyurular/etkinlikler/konferanslar/arsiv/2008/Sayfalar/tkssunhegakags20080617.aspx
(22.08.2014)
Yorumlar
Yorum Gönder